29 Ekim 2012 Pazartesi

Bayram Kurabiyeleri 2


Sevgili Lale abla ve Zeki ağabey için hazırladığım bayram ziyareti kurabiyeleri...

25 Ekim 2012 Perşembe

Bayram Kurabiyesi




Bayram ziyaretine giderken sevdiklerinize tatlı bir armağan. Sonbahara yakışan, kahveye dost bir lezzet tarçınlı kurabiye...

Sevgiyle...Afiyetle...Mutlu Bayramlar...

Haşhaşlı Revani



Yine bir bayram arifesindeyiz, fırınımda pişen haşhaşlı revaninin kokusu, son anda iptal olmak zorunda kalan sürpriz ve anlamlı bayram ziyaretimizin burukluğunun izlerini silmeye çalışıyor…


Hazırlanan eşyaların ve yapılan planların yarım kalmış burukluğuyla girdiğim mutfağımda, yapımı kolay ve lezzetli bir tatlı hazırlamak istedim. Zira bu bayram evde olmayacaktık ve bu yüzden hiçbir hazırlıkta yapmadım.

Çırptığım yumurtaların köpüklerinde, çocukluğumdaki bayramları hayal ederken, artık bayramların birçoğumuz için tatilden başka bir anlam ifade etmediğini düşündüm ve daha birkaç gün öncesinde gazetelerdeki sayfalar dolusu tatil ilanları geldi gözümün önüne. Bunca ilan elbette ki arz talep dengesinde doğuyor ve bizlere farkında olmadan bayramlarda tatile gitmeyi güdülüyor. Elbette tatile çıkmaya fırsat bulamamış kişiler için, vesile olabilir, uzun bayram tatilleri. Ne var ki birçoğumuz tatil planlarını yaparken yanı başımızdaki, ya da bir uçak bileti uzaklığımızdaki büyüklerimizi hep göz ardına, gönül ardına bırakıyoruz. Kim bilir bizler o tatil hayallerini kurarken onlarda, çalacak bir kapı ziline, bir arabanın evlerinin önüne gelip durma sesine kulak kesilip; acaba oğlum, kızım, torunum gelecek mi, kapımı çalacaklarmının hayalini kuruyorlardır… Üstelik sizin tatile çıktığınızı bildikleri halde!

Dilerim bu bayram çalınmayı beklenen o kapılar her zamankinden çok daha fazla çalınır. Ailecek oturulur o bereketli bayram sofralarına. SMS mesajları yerine telefonlar açılır uzaklardaki dostlara, sıcak bir merhabayla kutlanır bayramlar… Kaybedilenler dilerim yerinde ziyaret edilir, dualar okunur, kabirler çiçekler açar… Dilerim bu bayram tüm sevdikleriniz sizinle olur. Birlikteyken, sağlıklıyken, hayattayken kıymetler bilinir…

Kimbilir bu tatlıda beklenmedik sürpriz bir misafirle paylaşılır ve daha da tatlı olur…

HAŞHAŞLI REVANİ : (oktay usta)

MALZEMELER:


3 adet yumurta

1 su bardağı toz şeker

1 su bardağı sıvıyağ

1 su bardağı süt

1 su bardağı irmik

1 su bardağı haşhaş

1,5 su bardağı un

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

ŞERBETİ İÇİN:

2 su bardağı toz şeker
2 su bardağı su
Bir çay kaşığı limon suyu

HAZIRLANIŞI:

Önce şerbet malzemelerini bir tencereye koyun, kaynamaya başlayınca orta ateşte 5-6 dakika kaynatın ve limon suyu ekleyip ocaktan alın.

Şekeri ve yumurtayı mikserle 4-5 dakika çırpın.

Sütü ve sıvıyağı ekleyip, tel çırpıcıyla malzemeler karışana kadar çırpın.

Kuru malzemeleri de ekleyip, tel çırpıcı ile tüm malzemeleri karıştırın.

Yağladığınız kalıba hamuru boşaltın. (ben 28x28 kare borcam kullandım)

Önceden ısıtılmış 170 derece fırında, yaklaşık 35-40 dakika pişirin. Kek pişirir gibi kürdan kontrolü yaptıktan sonra fırından çıkarabilirsiniz. Üzeri hafif kızarsın, içi pişmeden üzeri fazla kızarırsa alüminyum folyo ile üzerini kapatabilirsiniz.

Fırından çıkardıktan sonra biraz ılıklaşmasını bekleyin ve dilimlere kesin.

Şerbeti ilave edin, şerbeti çekene kadar dinlendirdikten sonra, buzdolabına kaldırın.

Ben resimdeki gibi dondurmayla servis yaptım, sade dondurma gerçekten bu tatlıya çok yakışıyor ve tadını daha da ortaya çıkarıyor… Yerken ağızda, çıtır çıtır  lezzet saçan haşhaşlar, bir tatlıya bu kadar mı yakışır dedirtiyor insana...

Sevgiyle.... Afiyetle....Mutlu bayramlar...

20 Ekim 2012 Cumartesi

Semizotu Salatası


Home Office’ in bugün ki öğle yemeği menüsünde yine bir salata vardı. Ortakent pazarından, aldığım yazın son güzellerinden semizotu ve salata halleri… Büyük bir keyifle hazırlandı.

Yaprakları, dallarından ellerle çıtırdata çıtırdata ayrıldı. Beyaz peynir, domates ve salatalıkla buluştu, soğanla şenlendi J işte home Office çalışmanın bir güzel yanı daha, öğle yemeğinize kokusuna inat soğan eşlik edebilir.
Nar ekşisi ile imzalayıp, zeytinyağıyla noktayı koyduğum salatama buyurmazmıydınız…

Fenerbahçe'li Doğum Günü Pastası




Bir KSK taraftarı olarak; Gülşah hanımın oğlu Aybars'ın doğum günü için hazırladığım Fenerbahçe temalı doğum günü pastası.
                                                              Nice güzel yaşlara Sevgili Aybars...

Kuru Kafa- Korsan Kurabiye





Sevgili arkadaşım Burcu'nun, oğlunun arkadaşı için doğum
günü hediyesi olarak hazırlattığı kuru kafa - korsan kurabiyeler....




11 Ekim 2012 Perşembe

Közlenmiş Patlıcanlı Karnıyarık



Yağmur toprağa karışıyor… Bodrum bütün bir yazın terini, tozunu atmaya çalışıyor… Toprak, evladına kavuşmuş ana gibi yağmuru bağrına basıyor, bağrına bastıkça havaya yayılan hasret kokusu, yarı açık penceremden, mutfağımda pişen yazdan kalan son lezzetlerin kokusuna karışıyor…

Gökkuşağının renkleri gibi bahçenin bir orasına bir burasına yayılmış Rüzgâr’ın oyuncakları toplanmış, bir köşede yağan yağmurdan nasibini alıyor, son dakika da toplanmış koltuklar, salıncaklar, minderlerse bütün bir yazın yorgunluğunu atmaya hazırlanıyorlar. Bahçede sonbahar telaşı, evdeyse hala yazdan kalma yemekler direniyorlar yaza veda etmemeye…

İşte o lezzetlerden bir menü…


  • Közlenmiş Patlıcanlı Karnıyarık
  • Kabak Çiçeği Dolması



  • Zeytinyağlı Bamya



Bugün ilk olarak;

Közlenmiş Patlıcanlı Karnıyarığın tarifini paylaşmak istiyorum…



MALZEMELER

8 adet orta boy karnıyarıklık patlıcan
2 adet kuru soğan
6 yemek kaşığı orta yağlı dana kıyma
1,5 yemek kaşığı salça
8 diş (iri) sarımsak
1 tatlı kaşığı kuru **Reyhan
½ çay kaşığı karabiber
2 domates(1 tanesi içine)
3-4 adet yeşilbiber
2 su bardağı sıcak su
Maydanoz

HAZIRLANIŞI

Patlıcanları kendi usulünüzce közleyin ve soğumaya bırakın. Ben bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü, tüplü barbekü kullanıyorum. Mangal ateşini aratmayan lezzetlerde et, balık, közleme hatta güveç yapmak için oldukça kullanışlı, temiz ve sağlıklı bir yardımcı... Eğer balkonunuzda veya terasınızda uygun yeriniz varsa, hiç düşünmeden alın derim pişman olmazsınız.

Kıymayı suyunu çekene kadar kavurun, kavrulan kıymaya irice doğradığınız soğanları ve sarımsakları da ekleyip kavurmaya devam edin. Bu arada salçayı da ekleyip, soğanların rengi salçaya dönene kadar güzelce kavurun daha sonra, kabuklarını soyduğunuz ve ince doğradığınız domatesleri ilave edin, domatesler piştikten sonra, baharatlarını ve tuzunu da ekleyin, birkaç dakika daha kavurduktan sonra, kaynamış suyu ekleyip 5 dakika kadar daha pişirin. (Suyun çok olması sizi yanıltmasın, patlıcanları fırına koyarken bu suyu kullanacaksınız.) En son kıyılmış maydanozu da ekledikten sonra ocaktan alabilirsiniz.




Önceden közlemiş olduğunuz ve soğumaya bıraktığınız patlıcanların kabuklarını soyup çok derin olmayan bir fırın kabına yerleştirin. Patlıcanların ortalarını bir çatal yardımıyla açarak, içlerine biraz tuz ve çok az şeker serpin. Hazırladığınız içten aldığı kadar, yaklaşık 2 yemek kaşığı patlıcanların içine koyun. Kıymalı harçtan kalan suyu da süzerek patlıcanların üzerine gezdirin.
Önceden ısıtılmış 190 derece fırında yaklaşık 20-25 dk. Yemek suyunu çekip, yağına düşene kadar pişirin.



FARKLI PİŞİRME ÖNERİSİ : Dilerseniz patlıcanların üzerine fırından çıkarmadan 7-8  dk önce, dil peyniri veya rendelenmiş kaşar peyniride ekleyebilirsiniz, eğer peynir ekleyecekseniz domates ve biberide bu aşamada koyabilirsiniz.


**REYHAN:
Fesleğengillerden, mis kokulu, rahiyalı bir bitki. Özellikle patlıcan yemeklerine, çok yakıştığını düşünüyorum. Aramotik, baskın tadı yüzünden eşim çok fazla sevmediği için maalesef salatalarımda çok fazla kullanamıyorum ama kurutulmuş olarak yemeklerime ekliyorum. Taze olarak sevmeyen eşim yemeklerdeki tadını anlamıyor ve çokta lezzetli buluyor. Eğer sizde taze olarak tüketmekten hoşlanmıyorsanız, kurutup yemeklerinizde baharat olarak, kullanabilirsiniz. Patlıcan başta olmak üzere bulgur pilavına da çok yakıştırıyorum bu oryantal tadı…

7 Ekim 2012 Pazar

Ninja go-Lego pasta 2








Ve yine bir ninja go pasta...

Doğum günü çocuğu sevgili Arda, pastasının kahramanı ise Ninja go- lego...


İyi ki Doğdun Arda...

5 Ekim 2012 Cuma

BİZ...






Kapadokya'da bir bayram sabahı...

Gün ağarmak üzere... Uzaklardan gelen yabani ot ve çiçek kokuları, rüzgârın serin nefesine karışıyor... Havada bir iyimserlik, bir beklenti, bir macera heyecanı... Vadide yüzlerce insan toplanmış. Her milletten, her yaştan ve her dili konuşan. Yerde, göz alabildiğine sağlı sollu uzanan balonlar yatıyor... Uzaktan bakıldığında rengarenk kumaş toplarını andırıyorlar. Sanki çılgın bir kumaşçı uğramış vadiye. Çılgın ve cömert, dükkanındaki bütün kumaş toplarını taşımış buraya, saça saça açmış, rüzgâr’da her şey renkli, her şey sürreal, her şey ve her yer yarı rüya… Yarı gerçek...



İşte o güzel ve özel günün yıldönümü bugün. Ve artık 3 kişilik bir aile olarak kutluyoruz bu günü... Bu rüya hiç bitmesin sevgilim... Seni ve ailemizi çok seviyorum...


3 Ekim 2012 Çarşamba

Bir Tavuk Masalı




1 bütün tavuk alınır; yaklaşık 2 litre suda, patates, havuç, soğan, maydanoz dalları veya defneyaprağı ile lime lime olana kadar haşlanır…

Dileyen, düdüklü tencere de haşlayabilir ama ben her daim yemeğimle iletişim kurmayı, pişerken geçtiği evreleri görüp yemeğimi kendi kontrolümde pişirmeyi, arada bir tenceremin kapağını açıp, koklayıp, içine ruhumu katmayı sevenlerdenim. Bu yüzden düdüklü tencerelerle pek bir muhabbetim yok. Bir ara sevgili Dilkan ablanın hediye ettiği düdüklü tencereyi, bir müddet misafir ettim mutfağımda ama olmadı… Bir türlü anlaşamadık kendisiyle, ama hakkını yiyemem, hünkârbeğendi yapmak için bir defa kullanmıştım, dana etini sertleştirmeden hakkını vererek pişirmişti… Neyse dağıttım yine sanırım mutfağı, gelelim bizim tavuk masalına,

TAVUKLU SEBZE PÜRESİ: Haşlanan tavuk, süzgeç yardımıyla süzülür, süzgecin üzerinde kalan sebzeler, dilenirse içine bir miktar tavuğun göğüs etinden de eklenerek püre haline getirilir. Damak tadınıza göre içine tuz, karabiber ve dilediğiniz baharatları da ekleyebilirsiniz… Ve o gün ki yemek menünüzde garnitür eşliğinde bu püreyi kullanabilirsiniz…

TAVUK SUYUNA MISIRLI ÇORBA:
½ çorba kaşığı tereyağını hafifçe eritin, üzerine 1 çorba kaşığı un serpiştirin, tereyağı tamamen eriyip, birazcık kavrulunca, 2 su bardağı ılık suyu yavaş yavaş ilave edin. Eğer topaklanırsa blender yardımıyla çırpabilirsiniz, daha sonra içine 2 su bardağı kadarda haşladığınız tavuğun suyundan ilave edip, 1 avuç tel şehriye ekleyerek şehriyeler yumuşayıncaya kadar kaynatın. Bu arada haşlanan tavuğun beyaz etinden bir kâse kadar tel tel parçalar ayırın ve kaynayan çorbanıza ilave edin, daha sonra 2-3 çorba kaşığı haşlanmış mısır, bir miktar tuz ve karabiberde ekleyin. Bir kâse içersinde bir yumurta sarısı ile yarım limon suyunu (limon çok suluysa, çeyrek limon) çatalla çırpın ve terbiyesini hazırlayın. Kaynayan çorbanızın sadece suyundan 1 yemek kaşığı kadarını terbiyenin içine yavaş yavaş ilave ederek karıştırın, bunu birkaç kez daha tekrarladıktan sonra, kâsedeki terbiyeyi tencereye yavaş yavaş boşaltın ve karıştırın, yaklaşık 5-6 dakika daha kaynadıktan sonra çorbanızı ocaktan alabilirsiniz.

Üzerine, ince kıyılmış maydanoz ve değirmenden çekilmiş karabiber ilave ederek servis yapabilirsiniz…

ANNE BULYON: Kalan tavuk suyunuzu buzluk kalıbına doldurup, derin dondurucuda, daha sonra pilavlarınızda ve çorbalarınızda kullanmak üzere saklayabilirsiniz. Bu arada biraz donduktan sonra, buzluk kalıbını buzdolabı poşetine koymayı unutmayın, buzluğunuzdaki yiyeceklerin kokuları birbirine karışabilir ayrıca yağlı olduğu için dolabınızı da kirletebilir. Hep merak etmişimdir belki vardır ama varsa da ben bugüne kadar görmedim, neden buzluk kalıplarının üstü açıktır hep, şöyle kapaklı buzluk kalıpları yapsalar olmaz mı, buzluk poşetleri de fana değil ama kapaklı buzluk kalıbı olsa fenamı olurdu…

Ve o gün ben haşladığım tavukla, hafif nezle olan Rüzgâr için mısırlı tavuk çorbası, kendim içinse haşlanmış tavuk eti parçalarıyla güzel ılık bir salata hazırladım. Kalan tavuk suyumu da buzluğa kaldırdım. Sizler dilerseniz, nohutlu ve tavuklu pirinç pilavı da yapabilirsiniz, oda bizim mutfakta çok sevilen lezzetlerden bir tanesi…

Aslında bu masal uzar gider ama benim tavuk bitti. İnce sivri olan kemiklerini ayırdıktan sonra kemik ve kalan derileni de komşum olarak gördüğüm yan bahçede yaşayan sokak köpeklerine ikram ettim,

Not: Belki biliyorsunuzdur ama paylaşmak istedim, ister evinizdeki petlerinize olsun isterse sokakta yaşayanlara, kalan tavuk parçalarını verirken lütfen o sivri kısımlarını ayırın da verin, zira ciğerlerine yada boğazlarına batıp enfeksiyona ve daha da kötü sonuçlara neden olabilir…